Değerli Velilerimiz,
Yetişkinler olarak birbirimizle kurduğumuz ilişkiler çocuklarımızın ruhsal ve fizyolojik sağlığını, sosyal yaşantısını önemli düzeyde etkiliyor. Bu bakış açından yola çıkarak bu sayımızda "çocuklarla etkin ve doğru iletişim nasıl olur?” konusuna değinmek istiyoruz. Anlamların bireyler arasında ortaklaşması anlamına da gelen iletişim, istenen faydayı sağlayabildiği sürece, hayatımızdaki olumlu hedeflere ulaşabiliyor. İletişim kurarken birbirini dinleyen, anlamaya çalışan, saygılı ve empatik bir yaklaşımla iletişim kuran bireyler, çocuklarının topluma sağlıklı olarak katılmasında onlara rol model oluyor. Çocuklarla kuruduğumuz etkin iletişim biçimi onların kendine ve başkalarına olan bakış açısını, okul başarısını, meslek ve eş seçimi gibi alanlardaki seçimlerini, özgüvenini, hayattan aldığı zevki, iletişim becerilerini, insan ilişkilerini ve ruh sağlığını büyük ölçüde etkiliyor.“İletişim” konusu insanın içinde bulunduğu akla gelebilecek tüm alanlarda altı çizilmesi gereken çok temel bir konu olmakla birlikte hem sözlü hem de sözsüz olarak başkalarıyla fikir ve duygu alışverişinde bulunma yeteneğimizi gösteriyor. Aile ve okul sistemi, eğitim-öğretim süreçleri, birey olma, toplumla bütünleşme süreçleri kendi içlerinde farklı gereklilikleri barındırsa da sağlıklı iletişim olmadan eksik kalıyor. Bununla birlikte, her çocuğun iletişim becerilerini geliştirme süreci birbirinden farklı gelişebiliyor. Bu anlamda çocuklarımız büyürken onların gelişimlerine uygun ilerleme kaydettiğinin bir göstergesi olarak gözlemlediğimiz bazı kilometre taşları var.
Etkin ve doğru iletişim bebeklikten başlar.
Çocuklar doğdukları günden itibaren, içinde bulundukları gelişim döneminin özelliklerine uygun yollar ve yöntemlerle iletişim kurmaya çalışırlar. Örneğin, yeni doğan bir bebek ihtiyaçlarını gidermek için ağlayarak iletişim kurarken, 9 yaşındaki bir çocuk sorduğu sorulara net cevaplar almak ister. En temelinde, insanın bebeklikten çocukluğa, çocukluktan yetişkinliğe uzanan yaşam yolculuğunda, özgüvenini ve benlik algısını güçlendirmek yatar.
Zihinsel gelişimden sonra etkin iletişimin önemi artar.
Zaman geçtikçe bebek sadece fiziksel olarak değil, zihinsel olarak da gelişir. Yeni kelimeler öğrenen, zihninde yeni bağlantılar kuran, yerinde ve yeterli çıkarımları yapabilen çocuklar özellikle bir buçuk ve üç yaşları arasında konuşma gelişimini aktif olarak sürdürürler. Konuşmaya başladığı ilk andan itibaren aktif bir şekilde dinlenildiğini fark eden çocuk, rahat iletişim kurar. Bu sayede de düşüncelerini ebeveynlerine kolay bir şekilde aktarır. Ebeveynlerinin kendilerini dikkatle dinlediğini bilen çocuklar, aynı davranışı bir başka bireyi de dinlerken de gösterir.
İletişimin temeli ailedir.
Çocuklar iletişim becerilerini geliştirirken büyük oranda aile içi iletişim dinamiklerinden etkilenir. Daha açık bir dille; sizlerin çevrenize ve çocuğunuza karşı kullandığınız iletişim dili, iletişim kurmak için seçtiğiniz yöntemler ve yollar çocuğunuzun dünyaya karşı kuracağı iletişim köprüsünün temel taşlarını oluşturur.
Etkin ve doğru iletişimin en temel yolu güler yüzlü olmaktır.
Gülümsemek beynimizde oksitosin hormonunun salgılanmasına neden olur. Oksitosin, duygu durumumuzu dengelerken kaygı ve stres seviyesini azaltır. Sevecenlik, güven, koruma ve iş birliği gibi olumlu duyguları da tetikler. Gülümseyen insan olgun insandır.
Peki çocuklar ile sağlıklı iletişim kurmak için neler yapmalıyız?
Çocuklar ne söylendiğinden çok nasıl söylendiğine dikkat ederler. Söylediğiniz şey her ne kadar onun faydasına da olsa kızgın bir dille ifade edildiğinde çocuklar büyük oranda kendilerine kızıldığı mesajını alırlar.
Çocuklarla iletişim kurarken, konu ne olursa olsun onların göz hizasına inip konuşmaya özen gösterelim. Göz teması çocuğun konuşulanları daha iyi anlayıp yorumlamasını, kendini değerli ve önemli hissetmesini sağlar. Bu nedenledir ki, çocuklar anne babalarına bir şey söyleyecekleri zaman, onları çenelerinden tutup çekerler, kendilerine bakmalarını isterler.
Çocukların dikkat süreleri ve zihinsel kapasiteleri dikkate alındığında konuya çok dolaylı yaklaşan soyut ve uzun cümleler, verilmek istenen mesajın yerine ulaşmasına ket vurabilir. Henüz somut düşünme evresinde olan çocuklar, somut olarak verilen örnekleri daha iyi anlama ve uygulama eğiliminde olurlar. Örneğin: “Yemek yerken düzgün davranmalıyız.” İfadesi çocuk için çok fazla anlam ifade etmeyebilir. Direkt olarak davranışa yönelik ve somut bir ifadeyle “Ağzımızda bir yiyecek varken konuşmamız uygun bir davranış değil, çünkü karşımızdaki kişi bu görüntüden rahatsız olabilir.” demeniz daha etkili olacaktır.
Her çocuk -bunu yetişkinler kadar net bir şekilde ifade edemese de- kendisine yönelik beklentilerin nedenini merak eder. Eğer dile getirdiğiniz sözlerin, çocuğunuzun dünyasında daha anlamlı bir şekilde yer edinmesini istiyorsanız bunları nedenleri ve sonuçları ile vermeye çalışın.
Çocukların iletişim kurarken en temel ihtiyaçlarından birisi anlaşılma ihtiyacıdır. Duygularını ifade etme yetenekleri henüz yetişkinler kadar gelişmemiş olan çocuklar, anlaşılmadıklarını hissettiklerinde öfkelenebilir, içlerine kapanabilir ya da iletişim kurmaktan kendini alıkoyabilirler. Bunun için en güzel ve faydalı yöntem çocuğunuzun içinde bulunduğunu gördüğünüz duyguyu anladığınızı ona göstermektir. “Şu an üzgün olduğunu görüyorum ve anlıyorum…”, “Arkadaşınla tartıştığın için biraz kızgın gibisin…”, “Sanırım bu durum seni birazcık endişelendirdi, anlayabiliyorum.” gibi cümlelerle başlayan konuşmalar çocuklara anlaşıldığını hissettirmekle beraber aranızdaki iletişim dilini kuvvetlendirecektir.
İletişim tek yönlü olmadığı için, çocukların duygularını anlamamızın yanı sıra kendi duygularınızdan bahsetmeniz çocuğunuzla kurduğunuz iletişimi güçlendirmeye fayda sağlayacaktır. “Söylediğin kelime kendimi çok mutlu hissetmemi sağladı, teşekkür ederim.”, “Yaşadığımız bu olay beni de en az senin kadar üzdü, ben de kendimi üzgün hissediyorum.” Gibi cümleler sadece çocuğunuzla olan iletişiminizin kalitesinin artması için değil, çocuğunuzun duyguları daha iyi tanıması, anlamlandırması ve empati yeteneğinin gelişmesi için de güzel bir fırsat sunacaktır.
Çocuklar, iletişim esnasında olumsuz cümle kalıplarıyla karşılaştıklarında kafa karışıklığı yaşayabilirler. Örneğin “yapma” kelimesini duyan çocuk neyi, neden yapmaması gerektiği hakkında gerekli bilgiyi alamadığı için sizin beklediğiniz davranış değişikliğini gösteremeyebilir. İstenmeyen davranışa dikkat çekmek yerine, istenen davranışa dikkat çekmek de olumlu kalıpları kullanmak için önemli bir ipucudur. “Hızlı koşma” yerine “Yavaş yürümen daha iyi olur.” Cümlesini kurmak çocuğunuzla aranızdaki iletişimin etkililiğini arttırabilir. İstenmeyen davranışa dikkat çekmek yerine, istenen davranışa dikkat çekmek de olumlu kalıpları kullanmak için önemli bir ipucudur.
Ebeveynler için çocuklarının olumlu ve iyi yönleriyle gurur duymak, övünmek evrensel ve her ebeveynin kolaylıkla içinde bulunduğu bir durumdur. Fakat çocuklar hatasız büyümezler ve yaptıkları hataların kendilerini kötü hissettirmesini istemezler. Bu sebeple çocuğunuzun iyi yönlerine ve başarılarına sahip çıktığınız gibi hatalarına ve başarısızlıklarına da sahip çıkmalı, ona doğru yolu sabır ve iyilik ile anlatmalısınız. Bu yaklaşımınız çocuğunuza hatalarını düzeltme davranışı kazandıracak ve kendisine olan saygısını kaybetmemesini sağlayacaktır.
Unutmayın! Çocuklar hayatı ebeveynlerini model alarak öğrenirler. Çocuğunuza ve çevrenizdekilere karşı olan yaklaşımınız, çocuğun iletişim biçimi ve kişiliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Uzmanlardan oluşan ekibimiz, en saygın eğitim sistemlerinden ve yaklaşımlarından esinlenerek,
bazı eğitim sistemlerinin ulusal standartlarını aşacak düzeyde, uluslararası bir standart
oluşturmaya çalıştı.
IEYP International Early Years Program, yüksek uluslararası
standartları takip eden kapsamlı bir programdır.